Avrupa futbolunun özü olarak kabul edilen Olympique Marsilya ile Real Madrid arasındaki mücadele, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir öfke ve hiddet ortamında sona erdi. Taraftarlar, sportif bir kutlama yerine, birçok kişinin Şampiyonlar Ligi’nin en büyük skandallarından biri olarak tarihe geçeceğine inandığı bir olaya tanık oldu. Her şey bir hakem kararıyla başladı: 80. dakikada Real Madrid’e verilen penaltı, dengeli bir maçı Phocéens için bir kabusa dönüştürdü.
Maçın sonunda, açıkça keyifsiz görünen Benjamin Pavard, sözlerini sakınmadı. Fransız defans oyuncusu için bu basit bir karar hatası değil, maçın sonucunu kasıtlı olarak etkileyen bir “kara el”di. Sözleri çok açıktı: “Futbolu gözlerimizin önünde öldürdüler! Ve bizi sahadaki bu sözde adaletin önünde küçük düşürdüler!” Bu medya patlaması, sosyal medyanın da etkisiyle büyük bir heyecan yarattı ve #JusticePourOM etiketi hızla dünya çapında bir trend haline geldi.
Maç o ana kadar çekişmeli ama dengeli bir tempoda geçmişti. Yanan Vélodrome’un desteğindeki Marsilya, Madrid’in ataklarını kontrol altına almayı başarmış ve net fırsatlar yaratmıştı. Taraftarlar bir başarı elde ettiklerine inansa da, Irfan Peljto’nun hakemliği maçın seyrini değiştirdi. Ceza sahası içinde kafa karıştırıcı bir hareketle, hakemin Marsilya oyuncularının sert itirazlarına ve taraftarların anlayışsızlığına rağmen penaltı noktasını göstermesi yeterli oldu. Luka Modrić her zamanki soğukkanlılığıyla penaltıyı gole çevirerek Real Madrid’e galibiyeti getirdi.
Bu karar, Şampiyonlar Ligi’nde bazı tarihi kulüplerin sözde kayırmacılığı hakkındaki ezeli tartışmayı yeniden alevlendirdi. İtalya, Almanya ve hatta İspanya’dan yorumcular, penaltının en hafif tabirle tartışmalı niteliğini kabul ettiler ve hatta bunu turnuva için bir “utanç lekesi” olarak nitelendirdiler. Marsilya taraftarları için bu sadece bir aksilik değil, aynı zamanda spor adaletinin bazen karanlık çıkarlara yol açtığı bir rekabetin simgesi olan gerçek bir aşağılanmadır.
Madridli oyuncuların tepkisi durumu yatıştırmaya yetmedi. Karma alanda sorulan soruya, artık Madrid hücumunun kilit ismi olan Kylian Mbappé, ortalığı karıştıran tüyler ürpertici bir açıklama yaptı: “Futbol kazanmakla ilgilidir ve önemli olan tek şey sonuçtur.” Birçok kişi için bu sözler, dayanılmaz bir kibir ve oyunun ruhuna duyulan küçümsemeyi yansıtıyordu. Sosyal medyada büyük bir hareketlilik yaşandı ve bazı kullanıcılar Mbappé’yi, bedeli ne olursa olsun sadece kazanmaya odaklanan, spora karşı alaycı bir bakış açısına sahip olmakla suçladı.
UEFA kurumsal düzeyde sessizliğini korudu ve “hakem kararları kesindir” ifadesini kısa bir açıklamayla yinelemekle yetindi. Bu yanıt, VAR kullanımında daha fazla şeffaflık ve hakem tarafsızlığının daha sıkı denetlenmesini talep eden birçok gözlemci tarafından yetersiz bulundu. Thierry Henry ve Alessandro Del Piero gibi bazı eski milli futbolcular, spor adaleti açısından bir yenilgi olarak gördükleri bu durumdan duydukları hoşnutsuzluğu dile getirdiler.
Bu maç, Avrupa futbolunda büyüyen uçurumu gözler önüne seriyor. Bir yandan, nüfuzları ve prestijleriyle tarihi kulüpler dokunulmaz görünüyor. Diğer yandan, kıta sahnesinde kalmak için mücadele eden Marsilya gibi takımların çabaları, tartışmalı kararlar yüzünden baltalanıyor. Pavard’ın öfkesi, basit bir öfke çığlığı olmaktan çok uzak, Şampiyonlar Ligi’nin hâlâ adaletin yerini bulduğu bir turnuva olup olmadığını merak eden milyonlarca taraftarın paylaştığı daha geniş bir hayal kırıklığını simgeliyor.
Sonunda, prestijli bir düello olması beklenen maç, “utanç bataklığı” olarak hatırlanacak. Olympique Marsilya yaralı bir şekilde çıktı, ancak kahramanca bir mücadele verdiklerine inanarak başları dik bir şekilde. Real Madrid ise, imajını uzun süre lekeleyebilecek bir tartışmayla lekelenmiş, lekeli bir zaferle ayrıldı. Avrupa futboluna gelince, toparlanması zor bir güven kriziyle karşı karşıya kalacaklar. Çünkü dün gece, skorun ötesinde, maçın özü tehlikeye girdi.